TRABZON'A HAYALİ PROJELERLE ZAMAN KAYBETTİRİLİYOR
5000 yıllık köklü bir tarihi geçmişi olan ve tarihin her döneminde ülkemizin en önemli dış ticaret merkezleri arasında yer alan Trabzon, son yıllarda sahipsizlik nedeniyle bu özelliğinden hızla uzaklaştırıldığı gibi, Trabzon ve hinterlandı iller de gerekli olan altyapı yatırımlarına başlanmaması nedeniyle her geçen gün kan kaybediyor.
Geçtiğimiz yıllarda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca hazırlanan Ulaştırma Master Planlarında, 2023 yılında demiryolunun Erzincan üzerinden Trabzon'a bağlanacağı vaat edilirken, son olarak aynı Bakanlık tarafından hazırlanan 2053 Ulaştırma ve Lojistik Ana Planında; Trabzon'a Erzincan'dan gelecek Hızlı Tren Hattının 2053 yılında tamamlanacağı belirtilmekte ve işin komik yanı; 2053 yılında tamamlanmak üzere bir de Rize-Erzurum Hızlı Tren hattı planlandığı görülmekte, bu durum planlamanın bölge gerçeklerinden ne kadar uzak yapıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Aynı uzunlukta (Trabzon-Erzincan ve Erzurum-Rize muhtemel tren hattı uzunlukları ortalama 300 km civarındadır) toplam 600 km'lik iki hat yapılacağına, bu iki şehirden birine gelen tren hattını Rize-Trabzon arasında döşenecek yaklaşık 70 km'lik bir hat ile daha kısa yol ve daha düşük maliyetle bağlama imkanı varken bu nasıl planlamadır. Bölge gerçeklerinden uzak bir şekilde masa başında yapılan hayali planlarla devletin parasının israf edilmesi yerine, bölgedeki sivil toplum kuruluşlarından görüş alarak, müşavere yaparak, ülkemizi dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi ve en büyük ihracatçı ülkeleri arasına sokacak projelerin neden devreye alınmadığını anlamak mümkün değildir.
Yıllardır söylediğimiz şeyi tekrar hatırlatmak istiyoruz; ne Erzincan-Trabzon ne de Erzurum -Rize demiryolu hattının bölgemize hiçbir faydası olmayacaktır ve bu projeler rantabl değildir. Gerekli olan proje; daha Cumhuriyetin ilk yıllarında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından planlanmış olan Samsun demiryolu hattının, sahil bandından Ordu-Giresun-Trabzon-Rize-Hopa güzergahından ve bu güzergahlardaki limanlara bağlantılı bir şekilde Orta Asya'ya uzanan hat olan Gürcistan-Batum Demiryolu hattına bağlanmasıdır. İki hat olarak yaklaşık 600 km'lik demiryolu yapımı ile Trabzon-Erzincan ve Rize-Erzurum olarak planlanan hat sadece iki şehre bağlantı sağlamakta, oysa yaklaşık aynı uzunlukta olan Samsun-Batum demiryolu ile 5 il demiryolu hattına dahil edilmekte ve ayrıca ülkemiz uluslararası demiryolu ağına bağlanmaktadır. Planı hazırlayanlar bunu da mı hesap edemiyor acaba?
Bunun yanında aynı planda; 2035 yılında bitirileceği öngörülen Trabzon-Habur Otoyolu planlandığını görmekte, bu otoyolun hangi amaca hizmet edeceğini anlamaya çalışsak da işin içinden çıkamamaktayız. Doğu Karadeniz Bölgemiz ve Trabzon ili, tüm dünya ülkelerinin ittifakla belirttiği gibi önümüzdeki yüzyıllarda dünyanın üretim merkezi olacak olan ve dünya ticaretinin yoğunlaşacağı bölge olan Orta Asya ve Asya coğrafyası geçiş güzergahındadır. Şu anda Rusya-Ukrayna arasında yaşanan savaş nedeniyle tüm ülkeler karayolu geçişlerini Karadeniz Sahil güzergahı üzerinden Sarp Sınır Kapısına yoğunlaştırmıştır. Bundan dolayı, önemli bir stratejik güzergah olan Samsun-Sarp Karayolu tıkanma noktasına gelmiştir. Uluslararası yük taşıyan TIRların sebep olduğu trafik yoğunluğu vatandaşı bıktırdığı gibi geçiş yapan TIR'ların yollarda, kapılarımızda haftalarca beklemesi de ayrı bir eziyete sebebiyet vermektedir. Bu planı hazırlayanların bu olumsuzluklara çözüm üretmeyip beyhude projeler için planlama yapmalarını şaşkınlıkla karşılıyoruz. Trabzon-Habur Otoyolu yerine acilen Samsun güzergahından Güney Çevre yolu geçişleri ile Sarp Sınır kapısına kadar yeni bir otoyolun planlanıp yapımına başlanması gerekmektedir. Trabzon-Habur Otoyolunun ne Trabzon'a ne de Doğu Karadeniz'e hiçbir katkısı olmayacaktır. Çünkü gelirleri tamamen petrole dayalı olan Orta Doğu ve Arap coğrafyasındaki ülkeler, çevre ile uyumlu alternatif yakıt türlerinin hızla gelişmesi ile ciddi gelir kaybı yaşayacak ve bu durum da Ortadoğu Bölgesini cazip bir ihracat pazarı olmaktan çıkaracaktır. Bu nedenle önümüzdeki yüzyılın parlayan pazarları olarak ön plana çıkan Orta Asya ve Asya coğrafyasına yönelik altyapılarımızı planlamamız en doğru yöntem olacaktır.
Ayrıca, Doğu Karadeniz Bölgesinin yük trafiğinin tamamen Ege ve Marmara Bölgelerine bağlı olduğu gerçeği göz ardı edilmektedir. Şu an için yetersiz kalan Samsun – Sarp karayolunun, otoyol olarak planlanarak Doğu Karadeniz Bölgesinin İstanbul ve Ankara Otoyol ağına bağlanması büyük aciliyet arz etmektedir. Bunun yanında çıkış kapılarımızın kapasitesinin artırılması amacıyla, Sarp Sınır Kapısında yaşanan TIR kuyrukları mağduriyetine son verecek ve ülkemize önemli stratejik üstünlük kazandıracak yeni bir çıkış kapısı olarak önerdiğimiz Muratlı Sınır kapısı bağlantı yollarının ivedilikle planlamasının yapılması gerekmektedir.
Lojistik Ana Planında karşımıza çıkan bir diğer hayal kırıklığı ise son yıllardaki yoğun turist akını nedeniyle kapasitesini aşan ve altyapısı yetersiz kalan Trabzon Havalimanını genişletme yatırımının 2027 yılına kaydırılması olmuştur. Bu durum Trabzon ilimizin ne kadar sahipsiz olduğunu ve siyasilerin de Trabzon'un sorunlarına ne kadar ilgisiz olduklarını açıkça ortaya koymaktadır. Bölgenin merkezi işlevini gören ve ülkemizin en yoğun uluslararası uçuş yapılan havalimanı arasında yer alan Trabzon Havalimanının ivedilikle modernize edilerek ülkemizin imajına uygun ve daha işlevsel yolcu salonlarının yapılması gerekmektedir. Ayrıca ikinci pist yapımının da 2023 yatırım programına alınarak 2024 yılında tamamlanacak şekilde planlanması aciliyet arz etmektedir.
Trabzon'u bölgenin cazibe merkezi işlevine döndürmek ve tarihten gelen misyonuna uygun dış ticarette gerekli olan alt yapıları kazandırmak adına, belirttiğimiz gibi sadece Trabzon için değil Doğu Karadeniz Bölgesi için elzem hale gelen ve olmazsa olmaz yatırımların başında yer alan Samsun – Sarp Otoyolu, Samsun-Sarp-Batum demiryolu ve Trabzon Havalimanı modernizasyon ve genişleme yatırımlarının ivedilikle projelendirilerek yatırım programlarına alınması dış ticaret ve transit ticaretten gelecek girdilerle ülkemize de büyük kazanımlar sağlayacaktır. Geç kalınarak bu yatırımların 30 yıl sonrasına bırakılması, her defasında öteleme yapılarak Trabzon'a adeta oyalama taktikleri uygulanması, ülkemiz ekonomisi ve stratejik üstünlüğümüz yönünden büyük kayıp olacaktır.
Bundan dolayı tüm siyasi aktörleri ve milletvekillerimizi Trabzon'a sahip çıkmaya davet ediyor, her yıl ötelenen ve hayal haline getirilen projeler yerine, bölge sivil toplum örgütleri ile mutabık kalınan ve ülkemize vizyon kazandıracak Doğu Karadeniz Bölgemiz için zorunlu olan altyapı yatırımlarının ivedilikle yatırım programlarına alınmasını talep ediyoruz.